Mobilya seçiminde renk, tarz ve malzeme kadar ışıklandırma ve gölgelendirme de büyük rol oynar. Ev ya da ofis dekorasyonunda doğru aydınlatma, yalnızca ortamın atmosferini değil, mobilyanın algılanan kalitesini de doğrudan etkiler. Peki ışık, bir koltuğu daha konforlu, bir masa takımını daha lüks veya bir odayı daha geniş gösterebilir mi? Cevap: Kesinlikle evet.

Her yüzey, aldığı ışığa göre farklı bir görünüme bürünür. Örneğin, parlak lake yüzeyli klasik bir vitrin, doğrudan ışık altında daha gösterişli ve sofistike görünürken; mat yüzeyli modern bir sehpa, yumuşak ışıkta sade ve zarif bir duruş sergiler.
Işığın yönü, rengi ve yoğunluğu; mobilyaların formunu, dokusunu ve renk algısını tamamen değiştirebilir.
Yukarıdan gelen beyaz ışık: Detayları vurgular, alanı ferah gösterir.
Sarı tonlu ışık: Lüks ve sıcak bir atmosfer yaratır.
Yandan gelen yumuşak ışık: Derinlik ve gölge etkisiyle mobilyalara karakter kazandırır.
Işığın olmadığı yerde gölge vardır ve bu, dekorasyonda büyük bir fırsattır.
Gölge, bir objenin formunu ve derinliğini ortaya çıkarır. Özellikle klasik oymalı mobilyalarda gölgelendirme, işlemelerin detayını öne çıkararak mobilyayı adeta bir sanat eseri gibi gösterir.
Modern ve minimal mobilyalarda ise doğal ışığın yönlendirilmesiyle sade çizgilere vurgu yapılabilir. Bu sayede, karmaşık olmayan bir tasarım bile etkileyici bir görsel derinliğe sahip olur.
Sık aranan sorulardan biri de: “Mobilya alanını daha büyük göstermek için ışık ve mobilya ilişkisi nedir?” oluyor.
Cevap kısa ama etkili:
Uzmanlara göre, küçük bir oturma odasında bile doğru ışık kombinasyonu ile %30’a kadar daha ferah bir alan algısı yaratmak mümkün. İşte birkaç püf noktası:
Açık renkli duvarlar ve beyaz tavan ışığı yansıtarak odayı büyütür.
Cam yüzeyli masa ve aynalı mobilyalar ışığı kırarak alanı genişletir.
Zemin lambaları ile ışığı yukarı yönlendirmek, tavan yüksekliği algısını artırır.
TV ünitesi arkasına gizli LED ışık eklemek, derinlik hissi oluşturur.

Kristal avizeler, pirinç aplikler ve sarı tonlu ampuller klasik mobilyalara nostaljik bir ihtişam kazandırır. Varaklı detaylar ışığı yansıtarak lüks hissi pekiştirir. Özellikle ceviz ağacının sıcak tonları, altın ışıkla birleştiğinde zamansız bir atmosfer oluşturur.
Modern mobilyalarda örneğin modern koltuk takımlarında hedef sadelik ve ferahlıktır. Bu nedenle soğuk beyaz ışık ve minimal spot aydınlatmalar ön plandadır. Mat yüzeyli mobilyalar için doğrudan değil, yansıtılmış ışık tercih edilmelidir. Böylece göz yormadan estetik bir kontrast elde edilir.
Lüks mekanlarda ışık yalnızca aydınlatma unsuru değil, tasarımın bir parçasıdır. Mermer zemin üzerine yansıyan loş ışık, yüksek tavanlı salonlarda dramatik bir etki yaratır. Duvar nişlerinde kullanılan altın yansımalar, Evgör Mobilya gibi lüks markaların koleksiyonlarında sıkça gördüğümüz sofistike dokunuşları öne çıkarır.

Işık, yalnızca fiziksel algıyı değil, ruhsal etkiyi de değiştirir.
Yumuşak beyaz ışık ve açık renkli mobilyalar huzur verirken, koyu renk mobilyalarla birleşen sıcak ışıklar samimi ama iddialı bir atmosfer oluşturur.
Örneğin, lacivert bir Chester koltuk takımını amber tonlarında ışıkla aydınlatmak, prestijli ve davetkar bir his yaratır.
Mobilya, bir mekânın kalbidir; ancak ışıklandırma, o kalbin ritmini belirler.
Bir koltuğu sıradanlıktan şıklığa, bir odayı darlık hissinden ferahlığa taşıyan şey; doğru ışığın doğru mobilyayla buluşmasıdır.
Evinizde ya da ofisinizde ufak aydınlatma değişiklikleriyle bile büyük farklar yaratabilirsiniz. Unutmayın, bazen “daha iyi bir dekorasyon” için yeni mobilya almak değil, ışığı yeniden düşünmek yeterlidir.